Kazdağlarının eteklerinde sık bitki örtüsü ile hem deniz hem dağ turizminin birlikte yaşandığı Yeşilyurt Köyü, denize kıyısına uzaklığı sadece 3 km olan bir oksijen çadırıdır. Köyde ki evler, taş mimarinin en güzel örnekleridir. Yüzyılların birikiminin oluşturduğu bu taş evler, son yıllarda İstanbul ve İzmir ‘den gelen ve doğal yaşamı seçen ailelerin, hatta yabancıların gözdesi olmuş. Ayrıca rengârenk açan sardunyalar evlerin ön yüzlerini süslüyor. Köyün patika yolları yürüyüşü sevenler için, ideal bir parkur oluşturur. Badem ağaçları ile bezenmiş yamaçları, şifalı bitkileri, baş döndürücü kokular saçan çiçek ve otları ile bezenmiş Yeşilyurt Köyü, özellikle astım ve kalp hastaları için gerçek bir şifa kaynağıdır. Bir zamanlar Rumların da yaşadığı Yeşilyurt Köyü ‘nün meydanında bulunan tarihi cami, minaresi ile dikkati çekiyor. Bu caminin yapımında Yunanlı ustalar çalıştığı için bu ilginç yapı, camiden ziyade kilise görünümünü andırıyor.
Eğer Yeşilyurt‘da konaklamaya karar verirseniz, otantik taş mimari üslupta inşa edilmiş oteller ve mimari özelliğini yitirmeden dekore edilmiş pansiyonlar, sizi beklemektedir. Vadinin ortasında yeşillikler içinde huzur bulacağınız bu mekânlarda tüm yiyecekler Yeşilyurt ve çevre köylerden elde edilen doğal ürünlerle hazırlanıyor. Köy ekmeği, süt, peynir, yumurta, bal, zeytin, reçel, çeşitli otlar ve yöre yemekleri Egeden ve Kazdağlarından gelen rüzgârın etkisiyle konuklar tarafından büyük keyifle tüketiliyor.